İçeriğe geç

La hüve ne demek ?

Giriş: Güç, Söylem ve “La Hüve”nin Sessiz Politikası

Bir siyaset bilimci olarak, toplumun dilinde gizlenen iktidar biçimlerine her zaman dikkat kesilirim. Çünkü güç yalnızca kurumların değil, kelimelerin içinde de saklıdır. “La hüve” — Arapça kökenli bu kısa ifade, görünüşte basit bir dilsel kalıptır. Ancak iktidarın meşruiyetini, toplumsal itaat biçimlerini ve bireyin sistem karşısındaki konumunu anlamak isteyen biri için çok şey söyler.

Kelime, “O yoktur” veya “O değildir” anlamına gelir. Dini literatürde “La hüve illa hüve” yani “O’ndan başka O yoktur” ifadesiyle yer alır; varlık ve yokluk arasındaki metafizik dengeyi anlatır. Ancak bu yazıda, “La hüve”yi yalnızca teolojik bir söylem olarak değil, iktidar ilişkilerinin sembolik dili olarak okuyacağız. Çünkü her “yokluk” ifadesi, bir “varlık” kurgusunu da beraberinde taşır — ve her varlık iddiası, bir güç yapısının yeniden üretimidir.

“La Hüve”nin Politik Anlamı: Yokluk Üzerinden İktidar

Toplumlar çoğu zaman “var olan”ı kutsarken, “yokluğu” bastırır. Ancak “La hüve” tam tersini yapar: varlığı reddeder, iktidarın temelinde bir boşluk olduğunu hatırlatır.

Bu durum, siyaset biliminin klasik iktidar teorilerini yeniden düşündürür. Michel Foucault’nun da vurguladığı gibi, iktidar doğrudan sahip olunan bir şey değil, bir ilişkiler ağıdır. “La hüve” ifadesi bu ağı görünmezleştirir; çünkü “O yoktur” dediğinizde, “kimin” olmadığını sorgulamak başlar.

Peki ya gerçekten “O” yoksa?

Devlet dediğimiz şey bir kişi değilse, ama her yerdeyse?

Vatandaş, bu görünmez güç karşısında ne kadar özgür olabilir?

Bu sorular, “La hüve”nin politik felsefesine zemin oluşturur: güç, kendini yoklukla gizleyen bir varlık biçimidir.

Kurumlar ve “O”nun Gölgesi

Modern devletlerde “O”nun kim olduğu çoğu zaman belirsizdir. Cumhurbaşkanı, yasa koyucu, bürokrasi, yargı – hepsi “O”nun bir yansıması gibidir. Ama “La hüve” diyen biri, bu yapıyı tersine çevirir: “O yoktur” derken, kurumların mutlakiyetini reddeder.

Bu ifade, aynı zamanda kurumsal meşruiyetin sorgulanması anlamına gelir. Vatandaş, “devletin eli”nin her yere uzandığını hisseder ama “el”in sahibini bilmez. “La hüve”nin politik okuması, tam da bu noktada önem kazanır: görünmeyen iktidar, sessizce işler.

İşte bu nedenle modern siyaset, “O yok” diyenler ile “O her şeydir” diyenler arasında bitmeyen bir gerilimdir.

İdeoloji ve Sessiz İtaat Mekanizması

İdeolojiler, “O”nun varlığını hissettirmek ama yüzünü gizlemek için vardır. “La hüve” bu maskeyi düşürür.

İdeolojik düzenlerde vatandaş, “devletin babası”, “milletin reisi”, “ulusun ruhu” gibi metaforlarla büyütülür. Ancak “La hüve” diyerek bu semboller çöker. Çünkü artık bir merkez yoktur; güç, bireylerin davranışlarında, medyada, eğitimde ve hatta sosyal medyadaki dil kalıplarında dolaşır.

Foucault’nun tabiriyle, iktidar “her yerdedir” çünkü “hiçbir yerde değildir.” “La hüve” tam da bunu anlatır: görünmez bir güç ağının içinde yaşarız, ama onu bir kişiye indirgeriz.

Erkek Stratejisi ve Kadın Etkileşimi: Gücün Cinsiyeti

Güç ilişkileri, cinsiyetle birlikte düşünülmeden eksik kalır. Erkekler genellikle stratejik ve hiyerarşik güç biçimleri kurar; kadınlar ise etkileşimsel ve katılımcı modeller geliştirir.

La hüve” bu farkın tam ortasında durur: erkek, “O vardır” diyerek kontrol kurmak ister; kadın, “O yoktur” diyerek paylaşımı ve diyaloğu öne çıkarır.

Bu açıdan bakıldığında “La hüve”, kadın politik aklının sembolü gibidir: görünmeyen, dayatmayan, ama dönüştüren bir güç. Demokratik süreçlerde kadın temsili arttıkça, “yokluk üzerinden var olma” anlayışı yaygınlaşır. Bu da siyasetin dilini yumuşatır, çatışmayı diyaloğa çevirir.

Vatandaşlık, Direniş ve “La Hüve”nin Demokratik Yorumu

Modern vatandaş, yalnızca “devletin emri”ni değil, aynı zamanda kendi özgürlük sınırlarını da tartışmalıdır. “La hüve” demek, “O yok” diyerek aslında “biz varız” demektir.

Bu düşünce, demokratik özneleşme sürecinin başlangıcıdır. Artık iktidar bir merkezde değil, kolektif akılda, katılımcı forumlarda, dijital platformlarda dolaşır. “La hüve”nin çağrısı, vatandaşın sessiz itaatten aktif katılıma geçişidir.

Ancak şu soruyu da sormalıyız:

Gerçekten “O yok”sa, düzen nasıl ayakta kalır?

Toplumsal barış, görünmez bir iktidar olmadan sürdürülebilir mi?

Yoksa biz, “La hüve” diyerek aslında yeni bir iktidar biçiminin doğuşuna mı tanıklık ediyoruz?

Sonuç: Sessizliğin İsyanı

La hüve” yalnızca metafizik bir ifade değil, aynı zamanda bir siyasal bilinç çağrısıdır. O, varlık-yokluk diyalektiğini değil; güç ve özgürlük dengesini tartışmaya açar.

Bir toplumun demokrasi seviyesi, “O vardır” diyenlerin değil, “O yoktur, ama biz varız” diyebilenlerin cesaretiyle ölçülür.

Bu yüzden “La hüve” modern siyasetin en radikal cümlesidir: iktidarın gölgesine değil, yokluğuna inananların sözü.

Etiketler: #LaHüve #SiyasetBilimi #Güçİlişkileri #KadınTemsili #Demokrasi #İdeoloji #Vatandaşlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort bonus veren siteler
Sitemap
prop money